20 Ocak 2009 Salı
Yine eskiler
Mektuplarını bir iki ayakkabı kutusunda saklarım, zamanında Ankara'da ki kuzenlerimle, İstanbul'da ki muhacir komşu kızıyla, Brezilya'ya geri taşınan eski sınıf arkadaşımla (Veronica) ve birkaç sokak ilerde oturan ilk okul arkadaşımla (Marije) yazıştığım mektuplar.. farklı yerlerden gelen kartlar, Emete ablanın güzel çizimleri, Bianca'nın saçmalıkları.. vesaire.. Hepsi birer birer tarihi eser benim için, çünkü benim yaşadıklarım var içinde, insanların benimle paylaştıkları..
İşte dün bir şekilde yine o kutu eline geçti, zaten Kuzenimin mektuplarından bazı parçaları 2007 yılında bloguma koymuştum.. dur bakayım hangi başlıktı, "Ankara'dan Mektuplar". İşte dünde birkaç resim çektim.. Onların hikayesini anlatayım hele..
Marije'nın mektuplarının birinde imtihan dönemim vardı sanırım.. Mektubun içine şans bebeklerini, yani lucky dolls koymuş. Yatmadan önce yastığının altına koy, sana şans getirir diye de yazmış :P Bizimki mektuplarını kendi çizimleriyle, resimleriyle süslerdi, becerikli ve yetenekli bir kızdı. Gitar çalıyordu hem ve güzel sanatlar ya da tiyatro bölümünü kazanmak istiyordu. Daha sonra uzaklaştık, ne oldu bilmiyorum.. acaba facebook'a mı bir baksam :P Üstteki kuşlarda ona ait.. 1995 yılından :)
Bu da ilginç bir hikayeye sahip, 14 şubat.. Zehra, Bülent ve ben.. aslında benim orada işim yoktu ama.. beni de yanlarında götürmüşlerdi :P Ne işim varsa flört eden iki insanın arasında.. Sanırım gizli saklı olduğundan, hani birileri görürse.. kem küm biz zaten kız kıza geziyorduk mu diye bahane uydurulacaktı bilmiyorum ama.. Lahey'de izlemiştik, artık 14 şubat tesadüfmüydü bilmiyorum :P Ama film sonrası Scheveningen'e gitmiştik, sinema çıkışı zaten hava kararmıştı iyice.. Scheveningen, yani deniz kenarı.. ay ışığında denizi izleyip, gemileri batırmıştık :P
Hehehe.. ehmm bu mektup maalesef Hollandaca.. tercüme etsem mi acaba :)
1992'den kalma bir aşk mektubu. vay be 17 sene olmuş.. Ben yazmadım ama haa.. yani tamam aklım uçuk kaçıktı her zaman ama bu kadarıda fazla yani. Murat'ı ben tanıdığım için, kız bana mektup yazıp, çocuğa ondan hoşlandığını iletmemi istemişti.. yapmadım sanırım :Pp çünkü ben yapana kadar başka birine aşık olmuştu şıpsevdi :D
Veronica, ailesiyle bir buçuk seneliğine Hollanda'ya yerleşmişti, babası sanırım TU Delft'e doktora yapmak için, ya da öğretim görevlisi olarak gelmiş ve ailesini de beraberinde getirmişti. İlk okul sonlardaydık ve İngilizce ile daha yeni yeni tanışıyorduk. Veronica memleketinde özel okulda okuyor olmalı ki, hepimizden iyiydi İngilizcesi ve bende çat pat konuşmaya çalışıyordum. Daha doğrusu sanırım ikimizde yabancı olduğumuzdan daha kolay kaynaştık. Rio'ya döndüğünde ayda yılda da olsa mektuplaşıyorduk.. ondan kalan birkaç hatıra..
Last but not least..
Kızkardeşimin bana armağan ettiği bir "handmade" kart, kendi yapmamış ama.. ehehhe.. Üstündeki yazı güzel, evet bazen uyuz etsede beni.. kardeş işte.. ne atabiliyorsun, ne de satabiliyorsun :P
13 Ocak 2009 Salı
Üsüyorum
Soğuk, buralar sensiz öyle bir soğuk ki.. içim üşüyor.. biçareyim.
Ne güzel havadan sudan bahsedecektim, tam havadan sudan bahsettim :P
Neyse, next time better :D
Parmak uçlarımdan sanki can çıkıyor, can çekişiyor parmak uçlarım.
Ben ki yaz ortasında dahi üşüyen biriyim..
Tam güzel bir şeyler yazacaktım ki.. iki tane şımarık bebe yanımda oturmakta, birisi Ebru, diğeride Büşra, benim kuzencik ciklerim. Şimdi merak edip gözlerini ekrana diktiler, 1 dakkalık da olsa suskunluğa büründüler diye sevinmiştim ki.. yine şımarmaya devam ettiler. Büşrük "ıhhwww" diye ses çıkarıp, yanağımı mıncıkladı, tızz dedi Ebru.. sonrada gıhgıhgıhh diye güldü. Lensli Ebruli.. Babannem ona Epru der, ama ben Ebruli.. o da bana gıcık dedi şimdi, terbiyesiz. Yaaa eşek arası sivri sinekleri gibi vizz vizz kulağımın dibinde ilham perimi dahi kaçırdılar. Masada Büş'ün dersleri bekliyor, sanırım kış uykusuna yattılar, aferin birde elimin üstüne yat da.. yazamayım dimi. Leeeng gidiğlanmayın. Hayır Ebru, kendi kendime konuşmuyorum. Ebru'nun kocaman bir yüzüğü var, üstelik kocaman da bir ağzı var, han, timsah ağzı gibi mubarek. Ne alaka diyor, ne bilem aklıma öyle geldi işte.
En nu in t Nederlands, şımarmayın be, hey halk van mijn hand, sol el hand. Anaaa şimdi bi sol bi sağ ikisinin arasında kaldım. Çekirdek yer misiniz? Hadi bana cashew versene büş.. Kaju mu deniliyor Türkçede. Selim heeft Mac, onda Vista yok. Ebru terbiyesiz konuşma :P Ben wijze oude zus. İs lekker mi benim çay? Şekeri yok ama, bi biskuvu al.. kırıntılarını dökme çayıma haaa.. la bu ne diye yine şey değiştirdi. Hasta Ebru. Ebru amcama soğuk su al gel. Kalk hadi.. waarom niet Feyza? Ya.. ben çayıma devam edeyim. Hava soğuk zaten, hafiften üşüttük galiba.. yoksa bu üşütme hava ile alakalı değil mi?
Ben ki yaz ortasında dahi üşüyen biriyim..
Tam güzel bir şeyler yazacaktım ki.. iki tane şımarık bebe yanımda oturmakta, birisi Ebru, diğeride Büşra, benim kuzencik ciklerim. Şimdi merak edip gözlerini ekrana diktiler, 1 dakkalık da olsa suskunluğa büründüler diye sevinmiştim ki.. yine şımarmaya devam ettiler. Büşrük "ıhhwww" diye ses çıkarıp, yanağımı mıncıkladı, tızz dedi Ebru.. sonrada gıhgıhgıhh diye güldü. Lensli Ebruli.. Babannem ona Epru der, ama ben Ebruli.. o da bana gıcık dedi şimdi, terbiyesiz. Yaaa eşek arası sivri sinekleri gibi vizz vizz kulağımın dibinde ilham perimi dahi kaçırdılar. Masada Büş'ün dersleri bekliyor, sanırım kış uykusuna yattılar, aferin birde elimin üstüne yat da.. yazamayım dimi. Leeeng gidiğlanmayın. Hayır Ebru, kendi kendime konuşmuyorum. Ebru'nun kocaman bir yüzüğü var, üstelik kocaman da bir ağzı var, han, timsah ağzı gibi mubarek. Ne alaka diyor, ne bilem aklıma öyle geldi işte.
En nu in t Nederlands, şımarmayın be, hey halk van mijn hand, sol el hand. Anaaa şimdi bi sol bi sağ ikisinin arasında kaldım. Çekirdek yer misiniz? Hadi bana cashew versene büş.. Kaju mu deniliyor Türkçede. Selim heeft Mac, onda Vista yok. Ebru terbiyesiz konuşma :P Ben wijze oude zus. İs lekker mi benim çay? Şekeri yok ama, bi biskuvu al.. kırıntılarını dökme çayıma haaa.. la bu ne diye yine şey değiştirdi. Hasta Ebru. Ebru amcama soğuk su al gel. Kalk hadi.. waarom niet Feyza? Ya.. ben çayıma devam edeyim. Hava soğuk zaten, hafiften üşüttük galiba.. yoksa bu üşütme hava ile alakalı değil mi?
Ne güzel havadan sudan bahsedecektim, tam havadan sudan bahsettim :P
Neyse, next time better :D
11 Ocak 2009 Pazar
Sevmek
sevdim seni bir kere, başkasını sevemem..
deli diyorlar bana, desinler değişemem..
sevgi anlaşmak değildir, nedensizde sevilir..
bazen küçük bir an için ömür bile verilir..
Demişler ya, yaşamayan bilmez diye. Hele ki günümüzde sevdaların sevda olmadığı, tüketim çağında sevgimizi dahi modaya uydurduğumuz, kolayca tükettiğimiz, yenisini kolayca yerine koyduğumuz, kolayca vazgeçtiğimiz. Sevgi bu materyalist dünyada artık varlığını yitirmiş ve maddeleşmemiş midir? Doğum günleri, vay efendim 14 şubatlar, anne baba günleri, bilmem neler.. Ne yani sevdiğin insana sadece o özel günde ilgi alaka göstereceksen, hiç yanına yaklaşma daha iyi.
Seven için her gün 14 şubattır. Seviyorum, aşığım, aşkımdan ölecem.. Ayrıldıktan sonrada ölen kalan kimse olmuyor.. Malum tüketim çağındayız, ölürse, yerine canlı birini alırız, dert mi canım? :) Bence dert, yani ne bileyim. İnsan olarak bazı görevlerimiz var bu dünyada. Bence bunlardan en büyüğü de "sevmek". Ama günümüzdeki gibi sevmek değil. Yani çıkarcı, yani beklentili, yani menfaatci, yani tüketici ve yani yüzeysel. Hepimiz şiirlerde büyülendiğimiz, masallarda okuduğunuz, büyüklerimizden duyduğumuz sevdalara susamış değil miyiz? Ee madem öyleyse, mantık ve kalbimiz neden birbirine zıt gitmekte? Çünkü mantıkta aşk olmaz, aşkta da mantık, öyle değil mi? Eh ne diyelim.. herkes kendi hayatını yaşamakta. Herkes kendi sevdasının peşinde..
Beni bırakın hayal dünyamda yaşamaya devam edeyim. Büyüklerden gördüğümüz sevdaların peşinden koşayım. Çünkü hala gerçekten sevmek var. Sevginin saygının giderek azaldığı bu dünyada, hala bozulmamıs ve saf duygularla, ömür boyu sevebilecek cesaretleri olan insanlar var, çünkü sen varsın.. benim için artık sen varsın ya. Bırakın ben hayal dünyamda yaşamaya devam edeyim..
deli diyorlar bana, desinler değişemem..
sevgi anlaşmak değildir, nedensizde sevilir..
bazen küçük bir an için ömür bile verilir..
Demişler ya, yaşamayan bilmez diye. Hele ki günümüzde sevdaların sevda olmadığı, tüketim çağında sevgimizi dahi modaya uydurduğumuz, kolayca tükettiğimiz, yenisini kolayca yerine koyduğumuz, kolayca vazgeçtiğimiz. Sevgi bu materyalist dünyada artık varlığını yitirmiş ve maddeleşmemiş midir? Doğum günleri, vay efendim 14 şubatlar, anne baba günleri, bilmem neler.. Ne yani sevdiğin insana sadece o özel günde ilgi alaka göstereceksen, hiç yanına yaklaşma daha iyi.
Seven için her gün 14 şubattır. Seviyorum, aşığım, aşkımdan ölecem.. Ayrıldıktan sonrada ölen kalan kimse olmuyor.. Malum tüketim çağındayız, ölürse, yerine canlı birini alırız, dert mi canım? :) Bence dert, yani ne bileyim. İnsan olarak bazı görevlerimiz var bu dünyada. Bence bunlardan en büyüğü de "sevmek". Ama günümüzdeki gibi sevmek değil. Yani çıkarcı, yani beklentili, yani menfaatci, yani tüketici ve yani yüzeysel. Hepimiz şiirlerde büyülendiğimiz, masallarda okuduğunuz, büyüklerimizden duyduğumuz sevdalara susamış değil miyiz? Ee madem öyleyse, mantık ve kalbimiz neden birbirine zıt gitmekte? Çünkü mantıkta aşk olmaz, aşkta da mantık, öyle değil mi? Eh ne diyelim.. herkes kendi hayatını yaşamakta. Herkes kendi sevdasının peşinde..
Beni bırakın hayal dünyamda yaşamaya devam edeyim. Büyüklerden gördüğümüz sevdaların peşinden koşayım. Çünkü hala gerçekten sevmek var. Sevginin saygının giderek azaldığı bu dünyada, hala bozulmamıs ve saf duygularla, ömür boyu sevebilecek cesaretleri olan insanlar var, çünkü sen varsın.. benim için artık sen varsın ya. Bırakın ben hayal dünyamda yaşamaya devam edeyim..
5 Ocak 2009 Pazartesi
Cevirilerim
Merhabalar,
öncelikle herkese 2009'da saglikli ve mutlu günler dilerim :) Umarim hepimiz için hayirli bir sene olur. Hedeflerimize ulastigimiz nice güzel günlere :) Ilk olarak ne yazsam, ne yazsam diye dusunuyordum, simdiye dek yaptigim çevirileri bir yazayim hele dedim. Arada unuttuklarim var mi bilmiyorum ama simdilik bu kadar:
2- Oseam (2003) - G. Kore
3- Fanfan (1993) - Fransa
4- De Tweeling (2002) - Hollanda
5- De Zaak Alzheimer (2003) - Belçika
6- Leef! (2005) - Hollanda
7- Jestem (2005) - Polonya
8- Kolya (1996) - Çek cum.
9- Unmei janai hito (2005) - Japonya (+fjall)
10- Life as a House (2001) - USA
11- Elsker dig for evigt (2002) - Danimarka
12- Kammerflimmern (2004) - Almanya
13- Be with me (2005) - Singapur
14- Gaeulro (2006) - G. Kore (+fjall)
15- Solntse (2005) - Rusya
16- Razone (2006) - Danimarka
17- Zwartboek (2006) - Hollanda
18- Otets i syn (2003) - Rusya
19- S Diary (2004) - G. Kore
20- Yeonae-sulsa (2005) - G. Kore (+fjall)
21- Jeux d'enfants (2003) - Fransa (+hotaru)
22- Ben X (2007) - Belçika (dinleyerek)
23- Yonguijudo Miss Shin (2007) - G. Kore (redaksiyon)
24- Hakase no aishita sushiki (2006) - Japonya
25- Our Finest Hour (2008) - G. Kore (redaksiyon)
26- Gake no ue no Ponyo (2008) - Japonya
27- Hana Kimi special (2008) - Japonya
28 - 99 francs (2007) Fransa
29- Kunsten at grade i kor (2006) Danimarka
30- Kung Fu Panda: Secret of the furious Five (2008) USA
31- Der Rote Baron (2008) Almanya (Navyblue ile)
32- Peur(s) du noir (2007) Fransa
33- Bi-mong / Dream (2008) G. Kore
34- Tummier perhosten koti (2008) Finlandiya (çeviri asamasinda)
35- Taiyo no kizu (2006) Japonya (sarangni aktivitesi yapilmakta)
Married... with children 2. sezon, 21 bölüm
Boogiepop Phantom (2000) 9 bölüm (anime)
Vision of Escaflowne (1996) 4 bölüm (anime)
Fruits Basket (2001) 24 bölüm (anime)
Chrono Crusade (2004) 24 bölüm redaksiyon (fjall ile)(anime)
Hana Kimi (2007) 3 bölüm çeviri, 12 bölüm redaksiyon
Özür dilerim, ama Seni Seviyorum (2004) 7 bölüm
Full House (2004) 1 bölüm
Onegai Teacher (2002) 1 bölüm
öncelikle herkese 2009'da saglikli ve mutlu günler dilerim :) Umarim hepimiz için hayirli bir sene olur. Hedeflerimize ulastigimiz nice güzel günlere :) Ilk olarak ne yazsam, ne yazsam diye dusunuyordum, simdiye dek yaptigim çevirileri bir yazayim hele dedim. Arada unuttuklarim var mi bilmiyorum ama simdilik bu kadar:
- FILM
2- Oseam (2003) - G. Kore
3- Fanfan (1993) - Fransa
4- De Tweeling (2002) - Hollanda
5- De Zaak Alzheimer (2003) - Belçika
6- Leef! (2005) - Hollanda
7- Jestem (2005) - Polonya
8- Kolya (1996) - Çek cum.
9- Unmei janai hito (2005) - Japonya (+fjall)
10- Life as a House (2001) - USA
11- Elsker dig for evigt (2002) - Danimarka
12- Kammerflimmern (2004) - Almanya
13- Be with me (2005) - Singapur
14- Gaeulro (2006) - G. Kore (+fjall)
15- Solntse (2005) - Rusya
16- Razone (2006) - Danimarka
17- Zwartboek (2006) - Hollanda
18- Otets i syn (2003) - Rusya
19- S Diary (2004) - G. Kore
20- Yeonae-sulsa (2005) - G. Kore (+fjall)
21- Jeux d'enfants (2003) - Fransa (+hotaru)
22- Ben X (2007) - Belçika (dinleyerek)
23- Yonguijudo Miss Shin (2007) - G. Kore (redaksiyon)
24- Hakase no aishita sushiki (2006) - Japonya
25- Our Finest Hour (2008) - G. Kore (redaksiyon)
26- Gake no ue no Ponyo (2008) - Japonya
27- Hana Kimi special (2008) - Japonya
28 - 99 francs (2007) Fransa
29- Kunsten at grade i kor (2006) Danimarka
30- Kung Fu Panda: Secret of the furious Five (2008) USA
31- Der Rote Baron (2008) Almanya (Navyblue ile)
32- Peur(s) du noir (2007) Fransa
33- Bi-mong / Dream (2008) G. Kore
34- Tummier perhosten koti (2008) Finlandiya (çeviri asamasinda)
35- Taiyo no kizu (2006) Japonya (sarangni aktivitesi yapilmakta)
- DIZI
Married... with children 2. sezon, 21 bölüm
Boogiepop Phantom (2000) 9 bölüm (anime)
Vision of Escaflowne (1996) 4 bölüm (anime)
Fruits Basket (2001) 24 bölüm (anime)
Chrono Crusade (2004) 24 bölüm redaksiyon (fjall ile)(anime)
Hana Kimi (2007) 3 bölüm çeviri, 12 bölüm redaksiyon
Özür dilerim, ama Seni Seviyorum (2004) 7 bölüm
Full House (2004) 1 bölüm
Onegai Teacher (2002) 1 bölüm
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)