16 Ağustos 2007 Perşembe

öylesine..



Adil bir hayat,
Küçük bir söz oyunuydu yanlızca onun için;
Ağlasada, gülsede hepsi aynı
Küçük bir kalp, ruhun derinlerinde bağlı.

Kıyafetlerin düğmeleri, Islak ellerin sezdirir o direnişleri,
Dikkat et kalbin seni aldatmasın,
Güzel ya da yakışıklı ama içinde neler gizli...

Keşke burada da yağmur yağsa.
Beş dakika hem en uzun zaman,
hemde en kısa zamandır derler;
istersin geçer, istemezsin geçmez.

Aşık olmak keder verir ama kederin nanesi yerindedir.

Sadece gülümse, içinde ki acılara rağmen gülümse;
bırak ölsün düşmanın ya da dostun,
sevginin ya da sevgisizliğin içine attığı kederler.

Onu engellemek için koydun o taşları ama taşları
koyduğun yerin kalbin olduğunu nereden bilebilirdin ki?
Taşlar acıttı, yüreğini dağladı ve bir an sonra ağladın;
göz yaşlarına boğdun o ıssız yüreğini; yanlız,
sevgisiz ama sevgi arayışında ki yüreğini.

Bırak yanlız kalsın, ağlasın doyuncaya;
çünkü sevgidir onu ağlatan, belki bulamadığı,
belki de bulmak için yalvardığı...

Hayatın verilerini kaydetse, belki unutmazdı sevdiğini.
Kaydetmedi, bak unuttu sevdiğini.
Unutmak sözde bir eylemse, unutulmak nedir?
Bu soru direk sanaydı :)

Yanlızlığın ta kendisi.
Belki de kopan bir fırtınanın içinden çıkan yanlızlığın kardeşi
ama şurası kesin ki terk etmektir onun adı.

Sıkmıyorum değil mi. Sadece içimde ki duygusal yan alevlendi.


Kızlara ağlamak çok yakışıyor diyorsun
erkekler ağlamaz mı yani
ben ağlamak istiyorum :Pp


(Gorath'dan gevezelikler :-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder