24 Ağustos 2007 Cuma
22 Ağustos 2007 Çarşamba
Meyve Sepeti - Furuba
Birisi her zaman hisleriyle birini idealleştirebilir.
Yine de... Benim için o ilkbahardı.
Sanki karanlık, kapalı Sohma ailesinde karlar eriyor gibiydi.
O taze ve temiz ilkbahardı. Kaçınılmazmış gibi âşık oldum.
Hayatımda ilk defa bağışlanmış gibi hissettim kendimi.
Aynı ilkbahar esintisiyle buzlu karın eriyip yok olması gibi.
Gözyaşları dinmek bilmiyordu. Bir rüyanın içindeydim.
Sanki senelerin mutluluğu bir anda gelmişcesine gülümsüyordum.
****
Bundan sonra iyi olacaksın. Acı çekmeyeceksin artık.
Umarım bir gün seni mutlu edecek birisini bulursun.
Sana sadece dua edebilirim. Seni koruyamadığım için üzgünüm.
Asla erimeyecek olan karın içinde yaşamaya devam ediyorum.
Seninle yaşadığım rüya hiçbir zaman erimesin diye.
Benim düşüncem farklı... Ben hatıramı sonuna kadar muhafaza edip, yaşamıma devam etmek isterdim. Çünkü yaşadığım ne kadar hüzünlü bir hatıra olsa da... Yaşadığım hatıra beni acıtsa da, yaşadığım hatırayı unutmayı çok istesem de... Hatıramdan kaçmadan sonsuza kadar onu taşıyabilirsem eğer...
Bir gün hatıralarda unutulan kişi olmayı istemem.
Çünkü unutmak istediğin bir şeyi yaşamak
istemediğine inanmak istiyorum.
***
Ben de! Ben de inanıyorum! Nasıl bir hatıra olursa olsun inandığım sürece, o hatırayı kalbimde taşımak istiyorum. Çünkü unutmak istediğin bir şeyi yaşamak istemediğine inanmak istiyorum. Bir gün hatıralarda unutulan kişi olmayı istemem.
Korkman, benim gerçek şeklimi gördüğünün kanıtıdır.
Annem beni hep sevgi sözcükleriyle kandırır, beni görmezdi.
Onunla birlikte düşünüp, birlikte kaygılanmak istemiştim.
Korkabilirsin.
Bu nahoş halimi sevmesen bile, birlikte yaşamaya devam edelim.
Çok aptalca, değil mi??
Hiç kimse...
Hiç kimse bana bunları söylemedi...
Oysa hep bunu istemiştim. Tohru...
Sen neden...
Neden her zaman sen en çok duymak istediğim şeyleri söylüyorsun?
Neden senin gibi birisi yanı başımda benimle ağlıyor?
Zor Günler
Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına
Kizdığım oldu zamanında ama inandığımda
Ömrümde her şarki başka bi kapi açti
Bu sarkinin ardinda sen
Bu kapinin ardindaysa benden önce söylenmiş sözler vardi
Çok zor günler geçirdim vaktiyle
Alemde savaşlar çirpinişlar nihayetinde
Asik olmak kismetmis yar, sana..
Asik olmak kismetmis yar..
Seçtiğimiz hayatlar mi bunlar? seçtiklerimiz mi ?
Bunca yokluk, bunca kiriklik, bunca aci
Seçtiklerimiz evet !
Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli
Senin askinsa bi dönem ödevi
Bir gece cikip gelsen olmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar
Bir aksam çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar
Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize
İkimiz çokmuşuz meğer bu resme
Kapatmadan bu kapıyı yinede
Bu yaralar bereler sanadır bileler ...
Bu yaralar bereler sanadir bileler
Göreler askimi
Sahidim gök kubbe
Asigim bekletme
Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bi tek
Benim de kanattıklarım vardı elbet
Ezdigim kumlar ve geçtigim yollar hala gölgeni taşıyorlar
Hani demiştim ya en başında
Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye
Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle
Çok zor günler geçirdim vakiyle kalbimde
Firari endiseler nihayetinde
Asik olmak çok zormus yar sana
Asik olmak çok zormus yar
Bir gece çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm begen gelmezsen yar
Ölecegim yar
Bu şarkı sadece benimdi sevgilim
Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize
Yazmışsın ya 'onu sevebilecegimi düşünmüştüm' diye
İşte o günden beri belkide bu yüzden sadece
Bu yaralar bereler sanaydı aşkı bileler
Göreler aşkımı şahidim gök kubbe
İclal Aydın
Yine de... Benim için o ilkbahardı.
Sanki karanlık, kapalı Sohma ailesinde karlar eriyor gibiydi.
O taze ve temiz ilkbahardı. Kaçınılmazmış gibi âşık oldum.
Hayatımda ilk defa bağışlanmış gibi hissettim kendimi.
Aynı ilkbahar esintisiyle buzlu karın eriyip yok olması gibi.
Gözyaşları dinmek bilmiyordu. Bir rüyanın içindeydim.
Sanki senelerin mutluluğu bir anda gelmişcesine gülümsüyordum.
****
Bundan sonra iyi olacaksın. Acı çekmeyeceksin artık.
Umarım bir gün seni mutlu edecek birisini bulursun.
Sana sadece dua edebilirim. Seni koruyamadığım için üzgünüm.
Asla erimeyecek olan karın içinde yaşamaya devam ediyorum.
Seninle yaşadığım rüya hiçbir zaman erimesin diye.
~~~~~~~~~~~~~~
Benim düşüncem farklı... Ben hatıramı sonuna kadar muhafaza edip, yaşamıma devam etmek isterdim. Çünkü yaşadığım ne kadar hüzünlü bir hatıra olsa da... Yaşadığım hatıra beni acıtsa da, yaşadığım hatırayı unutmayı çok istesem de... Hatıramdan kaçmadan sonsuza kadar onu taşıyabilirsem eğer...
Bir gün hatıralarda unutulan kişi olmayı istemem.
Çünkü unutmak istediğin bir şeyi yaşamak
istemediğine inanmak istiyorum.
***
Ben de! Ben de inanıyorum! Nasıl bir hatıra olursa olsun inandığım sürece, o hatırayı kalbimde taşımak istiyorum. Çünkü unutmak istediğin bir şeyi yaşamak istemediğine inanmak istiyorum. Bir gün hatıralarda unutulan kişi olmayı istemem.
~~~~~~~~~~~~~~
Korkman, benim gerçek şeklimi gördüğünün kanıtıdır.
Annem beni hep sevgi sözcükleriyle kandırır, beni görmezdi.
Onunla birlikte düşünüp, birlikte kaygılanmak istemiştim.
Korkabilirsin.
Bu nahoş halimi sevmesen bile, birlikte yaşamaya devam edelim.
Çok aptalca, değil mi??
Hiç kimse...
Hiç kimse bana bunları söylemedi...
Oysa hep bunu istemiştim. Tohru...
Sen neden...
Neden her zaman sen en çok duymak istediğim şeyleri söylüyorsun?
Neden senin gibi birisi yanı başımda benimle ağlıyor?
Zor Günler
Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına
Kizdığım oldu zamanında ama inandığımda
Ömrümde her şarki başka bi kapi açti
Bu sarkinin ardinda sen
Bu kapinin ardindaysa benden önce söylenmiş sözler vardi
Çok zor günler geçirdim vaktiyle
Alemde savaşlar çirpinişlar nihayetinde
Asik olmak kismetmis yar, sana..
Asik olmak kismetmis yar..
Seçtiğimiz hayatlar mi bunlar? seçtiklerimiz mi ?
Bunca yokluk, bunca kiriklik, bunca aci
Seçtiklerimiz evet !
Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli
Senin askinsa bi dönem ödevi
Bir gece cikip gelsen olmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar
Bir aksam çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar
Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize
İkimiz çokmuşuz meğer bu resme
Kapatmadan bu kapıyı yinede
Bu yaralar bereler sanadır bileler ...
Bu yaralar bereler sanadir bileler
Göreler askimi
Sahidim gök kubbe
Asigim bekletme
Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bi tek
Benim de kanattıklarım vardı elbet
Ezdigim kumlar ve geçtigim yollar hala gölgeni taşıyorlar
Hani demiştim ya en başında
Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye
Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle
Çok zor günler geçirdim vakiyle kalbimde
Firari endiseler nihayetinde
Asik olmak çok zormus yar sana
Asik olmak çok zormus yar
Bir gece çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm begen gelmezsen yar
Ölecegim yar
Bu şarkı sadece benimdi sevgilim
Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize
Yazmışsın ya 'onu sevebilecegimi düşünmüştüm' diye
İşte o günden beri belkide bu yüzden sadece
Bu yaralar bereler sanaydı aşkı bileler
Göreler aşkımı şahidim gök kubbe
İclal Aydın
16 Ağustos 2007 Perşembe
öylesine..
Adil bir hayat,
Küçük bir söz oyunuydu yanlızca onun için;
Ağlasada, gülsede hepsi aynı
Küçük bir kalp, ruhun derinlerinde bağlı.
Kıyafetlerin düğmeleri, Islak ellerin sezdirir o direnişleri,
Dikkat et kalbin seni aldatmasın,
Güzel ya da yakışıklı ama içinde neler gizli...
Keşke burada da yağmur yağsa.
Beş dakika hem en uzun zaman,
hemde en kısa zamandır derler;
istersin geçer, istemezsin geçmez.
Aşık olmak keder verir ama kederin nanesi yerindedir.
Sadece gülümse, içinde ki acılara rağmen gülümse;
bırak ölsün düşmanın ya da dostun,
sevginin ya da sevgisizliğin içine attığı kederler.
Onu engellemek için koydun o taşları ama taşları
koyduğun yerin kalbin olduğunu nereden bilebilirdin ki?
Taşlar acıttı, yüreğini dağladı ve bir an sonra ağladın;
göz yaşlarına boğdun o ıssız yüreğini; yanlız,
sevgisiz ama sevgi arayışında ki yüreğini.
Bırak yanlız kalsın, ağlasın doyuncaya;
çünkü sevgidir onu ağlatan, belki bulamadığı,
belki de bulmak için yalvardığı...
Hayatın verilerini kaydetse, belki unutmazdı sevdiğini.
Kaydetmedi, bak unuttu sevdiğini.
Unutmak sözde bir eylemse, unutulmak nedir?
Bu soru direk sanaydı :)
Yanlızlığın ta kendisi.
Belki de kopan bir fırtınanın içinden çıkan yanlızlığın kardeşi
ama şurası kesin ki terk etmektir onun adı.
Sıkmıyorum değil mi. Sadece içimde ki duygusal yan alevlendi.
Kızlara ağlamak çok yakışıyor diyorsun
erkekler ağlamaz mı yani
ben ağlamak istiyorum :Pp
(Gorath'dan gevezelikler :-)
15 Ağustos 2007 Çarşamba
Üzüntüyü Birak...
Yasamaya bak...
(kitaptan altini karaladiklarim..)
---Gemi kaptani gibi köprüye çikin, dügmeye basin ve gecmisin demir kapilarinin kapandigini, dünleringeride kaldigini duyun. Bir baska dügmeye basarak gelecegin, dogmamisyarinlarin önüne bir perde çekin. Böylece BUGüN guvenlikte olursunuz. Gecmisin kapilarini kapatin, onu gömün gitsin. Aptallari olumun tozlu yollarina surukleyen dunlerin kapilarini kapatin. Gelecegin yukunu dununkiyle birlestirip BUGüN tasimaya kalkarsaniz yikilirsiniz. Gelecegin kapilarinida tipki gecmisinkiler gibi simsIkI kapatin. Gelecek Bugündür. Yarin yoktur. Insanin kurtulu$ gunu Bugundur. Enerji kaybi, huzursuzluk, gerginlik ve uzuntuler gelecek konusundaendise duyan insanlarda gorulur. O halde bölmelerinizi sImsIkI kapatin ve "Gunlerinizi Kapali Bölmelerde" yasamayi aliskanlik haline getirin...'
---- "Gelecegi du$unmeyin! O kendi ba$inin çaresine bakacaktir.
Bugun size ho$ gelen seyler yarin kötú olabilir!"
-- "hayatini bir kum tanesi olarak gör. Kumsaatinin tepesinde binlerce kum tanecigi vardir. Bunlar saatin ince boynundan yavasca gecerler. Ne yaparsak yapalim, birden fazla kum taneciginin sate zarar vermedenbu ince boyundan gecmesini sagliyamayiz. Bizde bu kum saatine benziyoruz. Her sabah uyandigimizda o gun yapmamiz gereken yuzlerce i$ oldugunu biliriz. Bunlari birer birer yapmazsak tipki kum saatinin boynundan geçenkumlar gibi gunun içinden yavas yavas geçmelerini saglamazsak.. fiziksel ve ruhsal dengemiz bozulur.
--"Belli bir zamanda Bir Tek kum tanesi" "belli bir zamanda bir tek i$"
--Akilli bir insan için her yeni gün yeni bir hayatin ba$langicidir. Dünleri unutmaya ve yarinlari dusunmemeye ogrenmistim.. Her sabahkendime "Bugun yeni bir hayat ba$liyor" diyordum.
-- Unutmayin - Bugun bir daha dogmayacaktir (dante)--
-- Zihin ancak en kötú seyi kabullenmeye hazir oldugunda tam anlamiylahuzura kavusur.
-- EN kotu seyi kabullendigimizde artik kaybedecek bir seyimiz yok demektior.
Buda kazanacak çok seyimizin oldugu anlamina gelir.
-- Doktorlara ba$vuran hastalarin yuzde 70i aslinda korkulardan veuzuntulerden kurtularak kendi kendilerini tedavi edebilir. Bu kisilerin hastalik hastasi oldugunu soyledigimi dusunmeyinhastaliklari korkunc bir di$ agrisi kadar gercek, hatta bundan daha ciddi. Sinir bozuklugu, mide ulseri, kalp rahatiszliklari ve bazi basagrilari ve kimi felc tuerlerinden söz ediyorum....
--Korkular uzuntuye ve endiseye neden olur!--
-- sinirsel sorunlar: sinirlerdeki fiziksel bozukluklardan degil, i$eyaramama duygusu,
korkum endise uzuntu ba$arisizlik ve umutsuzluk gibiduygulardan kaynaklaniyor.
-- Doktorlarin en buyuk hatasi: ruh ve beden ayrilmaz bir buyun olduguhalde, onlarin yalnizca bedeni tedavi etmeye calisip, ruhu ihmaletmeleridir (Plato)
-- Akil hastaliginin nedeni nedir? Bu sorunun yanitini hic kimse tam olarak bilmiyor. Ancak uzuntu ve korkunun önemli faktorler oldugu bir gercek. Di$ dunyanin gerçeklerine bir turlu uyum sagliyamayan, gerilim vebaski altinda ya$ayan ki$iler. Bu dunyayla ili$kierlini kesip kendi içdunyalarina çekilerek sorunlarini çözmeye çalisiyorlar.--
-- üzüntü ve endise en dayanikli insani bile hasta edebilir.
-- üzüntüde damliyan suya benzer, bu damlalar bir sure sonra ki$iyicildirtabilir. --
-- modern kentin karga$asi içinde kendi iç huzurunu saglayabilen ki$i,
sinir hastaliklarina kar$i bagi$iklik kazanmistir.--
-- Insanin bilincli bir çabayla ya$amini güzellestirme konusunda sahipoldugu sinirsiz yetenekten daha cesaret verici bir güc tanimiyorum.Eger bir insan du$lerine dogru güvenle ilerler ve hayatini hayalettigi gibi ya$amak için çaba harcarsa hiç beklemedigi bir zamanda ba$ariya ula$ir. --
-- Gerçekleri kabul et ve uzulmeyi birak. Bununla ilgili birseyler yapmaya calis.
-- insan gerçekleri objektif bir bicimde oraya koyarsa, sorunlarbilginin i$iginda buharla$Ip kaybolur --
-- Gecekleri fark etmek neden bu kadar önemli? cunku gercekleri TAM olarak göremezsek, sorunlarimizi da akillica çözemeyiz. YanlizcaKafamiz Kari$ir.!--
--Uzuntunun temel nedeni --> Kafa kari$ikligi --uzuntulerin cogu ne hakkinda karar vereceklerini tam olarak bilmiyen, ancak yinede bir karar vermeye calisan insanlar tarafindan ya$aniyor.
-- Duygularimizi ve du$uncelerimizi birbirinden ayirmaliyiz --
-- Sorunlari açikca otaya koymak yari yariya çözmek demektir.
-- bir karar verdiginizde bu kararin sonucuyla ilgilenmekten ve bukonuda kafa yormaktan vazgecin --
-- burada tereddut etmemeli, ve geri adim atmamaliyiz. Kendimizdenasla ku$ku duymamaliyiz. Eger kendimizden kusku duyarsaniz bu ku$kudigerlerini beraberinde getirir.
1] gercekleri fark edin
2] gercekleri analiz edin
3] bir karara varin ve bu karari uygulayin
-- plan yapmaniz ve du$unmeniz gereken bir i$le me$gul oldugunuz zamanuzulmeye vakit bulamazsiniz --
-- her duygu digerini kovar --
--bazi seylerden ho$lanmiyoruz ve bunlari kafaya takiyoruz, cunkubunlarin :onemini abartiyoruz.
-- tam dinlenip mutlu olacagimiz sirada uzuntunun gri bulutlaritoplanir ba$imiza. Bo$ kaldigimiz vakitte zihnimiz bir vakuma donusur--
-- Uzuntu korku kiskanclik hirs gibi duygular ilkel bir çaba vedinamik bir enerji ile ortaya cikarlar. Bu dugyular öylesaldirganlardir ki zihnimizdeki butun huzurlu ve mutlu dugyu vedusuncelerin yerini almak isterler.--
-- uzuntu sizi mesgulken rahatsiz etmez. Gunluk islerinizin bitmesini bekler.isleriniz bittiginde hayal gucunuz calismaya baslar ve siz en sacmaolasiliklari dusunur en kucuk seyleri buyutursunuz.Bu durumda zihniniz bozuk bir motora benzer. Hizla calisir, parcalarini yakar; hatta kendisini par;calar.Uzuntuyle ba$ etmenin en iyi olu ; kendinizi yapici bir i$e vermenizdir--
-- Amacsiz geçen gúnler, hic bir i$e yaramadan biterler --
--Uzgun olabilmenin sirri, mutlu olup olmadigini du$unecek kadar vaktesahip olmaktir.O halde bunu du$unmeyin! Hemen i$e koyulun. Mesgul olun! Mesgul kalin! Bu dunyanin en ucuz ve en etkili ilacidir.
-- önem vermemiz hatta unutmamiz gereken kucuk seyler icin kendimiziuzmeyelim.
Unutmayalim : Hayat kucuk olamayacak kadar kisa"--
Dale Carnegie
(kitaptan altini karaladiklarim..)
---Gemi kaptani gibi köprüye çikin, dügmeye basin ve gecmisin demir kapilarinin kapandigini, dünleringeride kaldigini duyun. Bir baska dügmeye basarak gelecegin, dogmamisyarinlarin önüne bir perde çekin. Böylece BUGüN guvenlikte olursunuz. Gecmisin kapilarini kapatin, onu gömün gitsin. Aptallari olumun tozlu yollarina surukleyen dunlerin kapilarini kapatin. Gelecegin yukunu dununkiyle birlestirip BUGüN tasimaya kalkarsaniz yikilirsiniz. Gelecegin kapilarinida tipki gecmisinkiler gibi simsIkI kapatin. Gelecek Bugündür. Yarin yoktur. Insanin kurtulu$ gunu Bugundur. Enerji kaybi, huzursuzluk, gerginlik ve uzuntuler gelecek konusundaendise duyan insanlarda gorulur. O halde bölmelerinizi sImsIkI kapatin ve "Gunlerinizi Kapali Bölmelerde" yasamayi aliskanlik haline getirin...'
---- "Gelecegi du$unmeyin! O kendi ba$inin çaresine bakacaktir.
Bugun size ho$ gelen seyler yarin kötú olabilir!"
-- "hayatini bir kum tanesi olarak gör. Kumsaatinin tepesinde binlerce kum tanecigi vardir. Bunlar saatin ince boynundan yavasca gecerler. Ne yaparsak yapalim, birden fazla kum taneciginin sate zarar vermedenbu ince boyundan gecmesini sagliyamayiz. Bizde bu kum saatine benziyoruz. Her sabah uyandigimizda o gun yapmamiz gereken yuzlerce i$ oldugunu biliriz. Bunlari birer birer yapmazsak tipki kum saatinin boynundan geçenkumlar gibi gunun içinden yavas yavas geçmelerini saglamazsak.. fiziksel ve ruhsal dengemiz bozulur.
--"Belli bir zamanda Bir Tek kum tanesi" "belli bir zamanda bir tek i$"
--Akilli bir insan için her yeni gün yeni bir hayatin ba$langicidir. Dünleri unutmaya ve yarinlari dusunmemeye ogrenmistim.. Her sabahkendime "Bugun yeni bir hayat ba$liyor" diyordum.
-- Unutmayin - Bugun bir daha dogmayacaktir (dante)--
-- Zihin ancak en kötú seyi kabullenmeye hazir oldugunda tam anlamiylahuzura kavusur.
-- EN kotu seyi kabullendigimizde artik kaybedecek bir seyimiz yok demektior.
Buda kazanacak çok seyimizin oldugu anlamina gelir.
-- Doktorlara ba$vuran hastalarin yuzde 70i aslinda korkulardan veuzuntulerden kurtularak kendi kendilerini tedavi edebilir. Bu kisilerin hastalik hastasi oldugunu soyledigimi dusunmeyinhastaliklari korkunc bir di$ agrisi kadar gercek, hatta bundan daha ciddi. Sinir bozuklugu, mide ulseri, kalp rahatiszliklari ve bazi basagrilari ve kimi felc tuerlerinden söz ediyorum....
--Korkular uzuntuye ve endiseye neden olur!--
-- sinirsel sorunlar: sinirlerdeki fiziksel bozukluklardan degil, i$eyaramama duygusu,
korkum endise uzuntu ba$arisizlik ve umutsuzluk gibiduygulardan kaynaklaniyor.
-- Doktorlarin en buyuk hatasi: ruh ve beden ayrilmaz bir buyun olduguhalde, onlarin yalnizca bedeni tedavi etmeye calisip, ruhu ihmaletmeleridir (Plato)
-- Akil hastaliginin nedeni nedir? Bu sorunun yanitini hic kimse tam olarak bilmiyor. Ancak uzuntu ve korkunun önemli faktorler oldugu bir gercek. Di$ dunyanin gerçeklerine bir turlu uyum sagliyamayan, gerilim vebaski altinda ya$ayan ki$iler. Bu dunyayla ili$kierlini kesip kendi içdunyalarina çekilerek sorunlarini çözmeye çalisiyorlar.--
-- üzüntü ve endise en dayanikli insani bile hasta edebilir.
-- üzüntüde damliyan suya benzer, bu damlalar bir sure sonra ki$iyicildirtabilir. --
-- modern kentin karga$asi içinde kendi iç huzurunu saglayabilen ki$i,
sinir hastaliklarina kar$i bagi$iklik kazanmistir.--
-- Insanin bilincli bir çabayla ya$amini güzellestirme konusunda sahipoldugu sinirsiz yetenekten daha cesaret verici bir güc tanimiyorum.Eger bir insan du$lerine dogru güvenle ilerler ve hayatini hayalettigi gibi ya$amak için çaba harcarsa hiç beklemedigi bir zamanda ba$ariya ula$ir. --
-- Gerçekleri kabul et ve uzulmeyi birak. Bununla ilgili birseyler yapmaya calis.
-- insan gerçekleri objektif bir bicimde oraya koyarsa, sorunlarbilginin i$iginda buharla$Ip kaybolur --
-- Gecekleri fark etmek neden bu kadar önemli? cunku gercekleri TAM olarak göremezsek, sorunlarimizi da akillica çözemeyiz. YanlizcaKafamiz Kari$ir.!--
--Uzuntunun temel nedeni --> Kafa kari$ikligi --uzuntulerin cogu ne hakkinda karar vereceklerini tam olarak bilmiyen, ancak yinede bir karar vermeye calisan insanlar tarafindan ya$aniyor.
-- Duygularimizi ve du$uncelerimizi birbirinden ayirmaliyiz --
-- Sorunlari açikca otaya koymak yari yariya çözmek demektir.
-- bir karar verdiginizde bu kararin sonucuyla ilgilenmekten ve bukonuda kafa yormaktan vazgecin --
-- burada tereddut etmemeli, ve geri adim atmamaliyiz. Kendimizdenasla ku$ku duymamaliyiz. Eger kendimizden kusku duyarsaniz bu ku$kudigerlerini beraberinde getirir.
1] gercekleri fark edin
2] gercekleri analiz edin
3] bir karara varin ve bu karari uygulayin
-- plan yapmaniz ve du$unmeniz gereken bir i$le me$gul oldugunuz zamanuzulmeye vakit bulamazsiniz --
-- her duygu digerini kovar --
--bazi seylerden ho$lanmiyoruz ve bunlari kafaya takiyoruz, cunkubunlarin :onemini abartiyoruz.
-- tam dinlenip mutlu olacagimiz sirada uzuntunun gri bulutlaritoplanir ba$imiza. Bo$ kaldigimiz vakitte zihnimiz bir vakuma donusur--
-- Uzuntu korku kiskanclik hirs gibi duygular ilkel bir çaba vedinamik bir enerji ile ortaya cikarlar. Bu dugyular öylesaldirganlardir ki zihnimizdeki butun huzurlu ve mutlu dugyu vedusuncelerin yerini almak isterler.--
-- uzuntu sizi mesgulken rahatsiz etmez. Gunluk islerinizin bitmesini bekler.isleriniz bittiginde hayal gucunuz calismaya baslar ve siz en sacmaolasiliklari dusunur en kucuk seyleri buyutursunuz.Bu durumda zihniniz bozuk bir motora benzer. Hizla calisir, parcalarini yakar; hatta kendisini par;calar.Uzuntuyle ba$ etmenin en iyi olu ; kendinizi yapici bir i$e vermenizdir--
-- Amacsiz geçen gúnler, hic bir i$e yaramadan biterler --
--Uzgun olabilmenin sirri, mutlu olup olmadigini du$unecek kadar vaktesahip olmaktir.O halde bunu du$unmeyin! Hemen i$e koyulun. Mesgul olun! Mesgul kalin! Bu dunyanin en ucuz ve en etkili ilacidir.
-- önem vermemiz hatta unutmamiz gereken kucuk seyler icin kendimiziuzmeyelim.
Unutmayalim : Hayat kucuk olamayacak kadar kisa"--
Dale Carnegie
13 Ağustos 2007 Pazartesi
Keşke
Teypte eski bir Cohen şarkısı: "Yolumu gözleyen bir kadını terk ettim
/ karşılaştık bir süre sonra / 'Gözlerinin feri sönmüş' dedi bana: /
'Aşkım, ne oldu sana?'/ Böyle gerçeği öyleyince / ben de doğru
söylemeye çalıştım ona/ 'Senin güzelliğine ne olduysa' dedim, /
'benim gözlerime de o oldu'.
/ karşılaştık bir süre sonra / 'Gözlerinin feri sönmüş' dedi bana: /
'Aşkım, ne oldu sana?'/ Böyle gerçeği öyleyince / ben de doğru
söylemeye çalıştım ona/ 'Senin güzelliğine ne olduysa' dedim, /
'benim gözlerime de o oldu'.
8 - 10 dizeye sıkışmış hazin bir aşk hikayesi. Buruk; kırılmış
oyuncaklar kadar. Ve yenik; "keşke"li cümleler gibi. Bu sözcüğü kaç
konuşmanızın başına eklemişseniz onca ıskalamışsınızdır hayatı.
Feri sönmüş bir çift gözde ya da yitip gitmiş bir güzelliğin ardından
iç çekişte. "Yolunu gözlemeseydim", "öyle demeseydim", "terk edip
gitmeseydim", "en güzel yıllarımı vermeseydim" diye diye sızlanır
gider.
***
"İyi ki" ise, muzaffer bir "ohhöla büyür; cüretiyle övünür. "Keşke"li
cümlelerde nasıl yaşanmamışlığın, yarım kalmışlığın o ezik tuzu
kuruluğu varsa, "iyi ki"lilerde de göze alabilmişliğin, riske
girebilmişliğin, tadına varabilmişliğin mağrur yaraları kanar. Okulu
hiç kırmamışsınızdır, hiç dokundurtmamışsınızdır kendinize, bir kez
olsun gemileri yakmamışsınızdır. Konuşmanız gerektiğinde susmuş,
koşacağınız zaman durmuş, sarılacağınız yerde kopmuşsunuzdur.
Bir insana, bir işe, bir davaya ömrünüzü adamışsınızdır. O insanın, o
işin, o davanın, bunu hak etmediğini sezmenin hayal kırıklığındadır
"keşke". "Şimdiki aklım olsaydı" dövünmesindedir. Geriye dönüp
baktığınızda, ayıplara, yasaklara, korkulara, tabulara feda
edilmiş, "Ne derler"e kurban verilmiş, son kullanma tarihi geçmiş bir
yığın haz, bilinçaltından el sallar. "Keşke"cilerin hayatı, kasvetli
bir pişmanlıklar mezarlığıdır.
"İyi ki" öyle mi ya! Onda, yara bere içinde de olsa, yana yana, ama
doyasıya yaşamış olmanın iç huzuru ve haklı gururu haykırır.
***
"İyi ki"lerinizi toplayın bugün ve "keşke"lerinizden çıkartın.
Fazlaysa kardasınız demektir. Aldırmayın yüreğinizdeki kramplara,
mahzun hatıralara... Rüzgarlarla koştunuz ya...
"Keşke"leriniz, "iyi ki"lerden çoksa. Telafi için elinizi çabuk tutun.
Tutun ki, yolunuzu gözlerken terk ettiğinizle bir gün yeniden
karşılaştığınızda siz susarken, feri sönen gözleriniz "keşke" diye
nemlenmesin...
Can DÜNDAR
oyuncaklar kadar. Ve yenik; "keşke"li cümleler gibi. Bu sözcüğü kaç
konuşmanızın başına eklemişseniz onca ıskalamışsınızdır hayatı.
Dört mevsimlik bir sene olsa ömür, "keşke", onun güzüne denk gelir.
Hepten vazgeçmek için erkendir, telafi etmek için geç. Mağlubiyetin
takısıdır "keşke". Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların,
harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış
yılların, gecikmiş itirafların ağıtıdır. Çarpılıp çıkılmış bir kapıda,
yazılıp yollanmamış bir mektupta, göz yumulmuş bir haksızlıkta, vakit
varken öpülmemiş bir elde, dilin ucuna gelip ertelenmiş bir sözdedir.
Hepten vazgeçmek için erkendir, telafi etmek için geç. Mağlubiyetin
takısıdır "keşke". Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların,
harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış
yılların, gecikmiş itirafların ağıtıdır. Çarpılıp çıkılmış bir kapıda,
yazılıp yollanmamış bir mektupta, göz yumulmuş bir haksızlıkta, vakit
varken öpülmemiş bir elde, dilin ucuna gelip ertelenmiş bir sözdedir.
Feri sönmüş bir çift gözde ya da yitip gitmiş bir güzelliğin ardından
iç çekişte. "Yolunu gözlemeseydim", "öyle demeseydim", "terk edip
gitmeseydim", "en güzel yıllarımı vermeseydim" diye diye sızlanır
gider.
***
"Keşke"nin panzehiri "iyi ki"dir. İlki ne kadar pısırıksa, ikinci o
denli yiğittir. "Keşke", çoğunlukla bir "ahhöla kopup gelir ciğerden
esefler, hayıflanmalar, yerinmeler sürükler peşinden...
denli yiğittir. "Keşke", çoğunlukla bir "ahhöla kopup gelir ciğerden
esefler, hayıflanmalar, yerinmeler sürükler peşinden...
"İyi ki" ise, muzaffer bir "ohhöla büyür; cüretiyle övünür. "Keşke"li
cümlelerde nasıl yaşanmamışlığın, yarım kalmışlığın o ezik tuzu
kuruluğu varsa, "iyi ki"lilerde de göze alabilmişliğin, riske
girebilmişliğin, tadına varabilmişliğin mağrur yaraları kanar. Okulu
hiç kırmamışsınızdır, hiç dokundurtmamışsınızdır kendinize, bir kez
olsun gemileri yakmamışsınızdır. Konuşmanız gerektiğinde susmuş,
koşacağınız zaman durmuş, sarılacağınız yerde kopmuşsunuzdur.
Bir insana, bir işe, bir davaya ömrünüzü adamışsınızdır. O insanın, o
işin, o davanın, bunu hak etmediğini sezmenin hayal kırıklığındadır
"keşke". "Şimdiki aklım olsaydı" dövünmesindedir. Geriye dönüp
baktığınızda, ayıplara, yasaklara, korkulara, tabulara feda
edilmiş, "Ne derler"e kurban verilmiş, son kullanma tarihi geçmiş bir
yığın haz, bilinçaltından el sallar. "Keşke"cilerin hayatı, kasvetli
bir pişmanlıklar mezarlığıdır.
"İyi ki" öyle mi ya! Onda, yara bere içinde de olsa, yana yana, ama
doyasıya yaşamış olmanın iç huzuru ve haklı gururu haykırır.
***
"İyi ki"lerinizi toplayın bugün ve "keşke"lerinizden çıkartın.
Fazlaysa kardasınız demektir. Aldırmayın yüreğinizdeki kramplara,
mahzun hatıralara... Rüzgarlarla koştunuz ya...
"Keşke"leriniz, "iyi ki"lerden çoksa. Telafi için elinizi çabuk tutun.
Tutun ki, yolunuzu gözlerken terk ettiğinizle bir gün yeniden
karşılaştığınızda siz susarken, feri sönen gözleriniz "keşke" diye
nemlenmesin...
Can DÜNDAR
12 Ağustos 2007 Pazar
De Tweeling
özet betimleme: fjallraven
1. Dünya Savaşı'nın yaralarını sarmış, artık uslanmış bir çocukmuşcasına sükun içinde görünen 1925 Köln'ünde, anne-babalarının kaybıyla mutlu ve huzurlu yaşamları tökezleyen ve ortada kalan ikiz kızkardeşlerden veremli olanını hali vakti yerinde, kültürlü Hollanda'da yaşayan bir akraba himayesine alır... Sağlıklı olanınıysa bir Alman çiftçi ailesi olan akrabaları çiftlikte çalıştırmak için yanına alırlar...
Hasta olan, Lotte, özenli bir bakımla sağlığına kavuşup sevgi dolu ortamda her imkana sahip olarak narin bir şekilde büyütülürken, diğeri, Anna, acımasız koşullarda, her türlü işe koşturularak, okula gitmesine izin verilmeyerek zorlu bir şekilde yetişir...
Her iki aile de birbirine diş bileyerek himayesinde bulunan kardeşlerin birbirleriyle bağlantı kurmalarını istemez, haberleşmelerine engel olur... Zorlu yılların ardından, kendine yeten güçlü bir genç kız olan Anna kız kardeşiyle iletişim kurmak için her yolu dener...
artık mesafeler, uzaklıklar, sınırlar değildir aralarındaki engel...
2. Dünya Savaşı'nın arefesinde bambaşka engeller onların yollarını gözlemektedir..
****
Sütçü mü getirdi seni?
Kardeşlerine hiç benzemiyorsun.
Bence daha güzelsin.
O kadar çok mektup yazdım ki. Yatağımda oturup...
"Anna neredesin? Anna cevap yaz. Anna, Anna, Anna..."
Ama hiç cevaplamadı. Kafamda onunla konuşuyordum.
Benim sessiz bir çocuk olduğumu düşünürlerdi ama sürekli konuşurdum.
Hiç mektup gelmedi. Nerede oturduğumu biliyor muydu?
Onca zamandır benden alacağı bir mektubu bekledi.
Aradığınız sağlıksız ve zeka özürlü kız benim.
Altı yaşımdan beri okuyup yazabiliyorum.
Amcam yanında domuz gibi çalışmam için evde tuttu.
Senelerce karısının şiddet kullanmasına müsaade etti ve beni dövdü.
Kimse hiç kimse gelip de yazılanların doğru olup olmadığını kontrol etmedi.
Sevgili kardeşim. Bu sana yazdığım ilk mektubum
ama aynı zamanda yüzüncü.
Bunları çarpan bir kalple yazıyorum çünkü,
çok sevgili Anna yakında tekrar görüşeceğimizi
düşünüyorum. Artık seni buldum. Hâlâ hayattasın.
Ne büyük bir sürpriz.
Yüz kere acaba neden yazmıyor diye kendime sordum.
İkimize de yalan söylediler.
Mektubun ancak beş haftada geldi buraya..
Gözlerin!
Babamızın gözleri.
Bir çocuk istiyorum.
Önce erkek, sonra kız ve sonra bir erkek daha.
Veya iki erkek. Birlikte oyunlar oynarlar.
Kızlarla oynamayı pek sevmezler.
Gerçi bir kız için abisinin olması çok iyi olurdu.
Ama önce bir kız da olabilir.
Bilmiyorum. Sen önce ne isterdin?
Erkek mi? Kız mı?
Çok olsun, büyük bir aile istiyorum.
Pazar günleri yürüyüşe çıkarız.
Sen de gelir misin?
Aslında önce bir kız istiyorum.
Nedendir bilmem.
Gerçekten ne istediğimi biliyorum.
İkiz kız evladı.
Daima beraber olacak, ikiz kızkardeşler!
Savaşın verdiği acıları ben de yüreğimde hissedebiliyorum...
En azından bir mezarı varmış.
Auschwitz'de mezarlık yoktu.
O ailen Lotte.
Tanrı aşkına, o senin ikizin.
- Kusura bakma ama kendi hayatımı seninki ile karşılaştırmayacağım.
- Neden peki? Benim üzüntüm seninkinden daha mı değersiz?
"Ruh istekli ama beden zayıf."
9 Ağustos 2007 Perşembe
Desem ki
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
CAHİT SITKI TARANCI
F.D.'den ;-)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)