28 Haziran 2007 Perşembe

tekeningen uit '91



1991 yilindan kalma kara kalem calismam..
Brugklas dus. Hey gidi gunler hey..

Düt düt :Pp



22 Haziran 2007 Cuma

Fruba opening song




Ben çok mutluydum, sense içimdeki buzları eriten
bir tatlılıkla gülümsüyordun

Bahara daha çok var, bu buz kesmiş toprağın içinde,
Filizleneceğim zamanı bekliyorum

Bugün acı verici olsa,
Ve dünün yaraları hala üzerimizde olsa da,
Yine de kalbimi özgür bırakıp,
yoluma devam etmek istiyorum

Yeniden doğamam
Yine de hayat devam ederken
olup biteni değiştirebilirim,
Bu yüzden hep birlikte olalım

Sadece bana tebessüm et ve o parmaklarınla dokun bana
Bu alçakgönüllü arzum bana ebedi bir mutluluk verir

Her şeyin mütevazı olmasını istiyorum
Hadi birlikte Hazin Kederler denizini aşalım

Bugün acı verici olsa da,
Gün gelecek bunlar tatlı birer anı olacak,
Yeter ki olup biten her şeyi kalbine bırak

Burada yaşamamızın manasını
anlamaya başlıyorum
Bu, bu hayata gelmenin zevkidir
Hadi, her daim birlikte olalım

Bugün acı verici olsa da,
Gün gelecek bunlar tatlı birer anı olacak,
Yeter ki olup biten her şeyi kalbine bırak

Burada yaşamamızın manasını
anlamaya başlıyorum
Bu, bu hayata gelmenin zevkidir
Hadi, her daim birlikte olalım


ürkeksincap'a ceviri icin tesekkurler!

17 Haziran 2007 Pazar

Bahcemiz

Eski ve yeni resimlerle bahcemiz..
Bazilari benim, bazilari Seher'in..
(simdi neden benim adimi yazmadin diye kizar yoksa :P)


Ugur böcegimiz..


Kelebegimiz..


Marulumuz..


Elma agacimiz..


Bögürtlenlerimiz..


Dut agacimiz..


Brokolimiz..


Güllerimiz ..






Mandarijnmannetjes


Az once en ust kata, yani kiz kardesimin yanina ugradim, bilgisayar hazir bosta duruyordu(yok bosta durmuyordu, ama bosalttik), bos bos durmasin diye oturup biraz kurcaladi. Karsima bu mandalina resimleri cikti, unutmustum oysa onlari. Ocak ayinda kizkardesimle simarmistik bir ara (oysa hic yapmayiz öyle seyler :P)



Resimler telefonla cekildigi icin biraz dandik cikmis :P










16 Haziran 2007 Cumartesi

Lise sonlari..

Ben Vwo'da okurken, Havo'da okuyan bir Turk arkadasla aramizda gecen yazismalar. Daha dogrusu onun bende kalan hatiralari.. (Jammer dat er weinig gevoel in zit)



Yesil gozler guzeldir. Yosun gozleri gecelerine dusuyor herhalde. Yosun (de kleur is wel mooi maar het ruikt vies). Hoe ruikt hij?

Yazimin cirkinligine hic dikkat etme. Yalniz oku, Cunku onemli olan yazinin guzelligi degil anlasilir bir sekilde yazilip yazilmadigidir. Ama hic cekinmeden yazima cirkin diyebilirsin. Kizmam, yok kizarim.

Dersler nasil? Hic zayif aldin mi simdiye kadar? Ben biologie yazilisindan 5 aldim. Gercekte 6 almistim ama ismimi yazmamisim diye 1 puan kirmis. Maar ik wist niet dat er zo'n regeling was. Sonradan ogrendim. Hoca cok gicik, gicik gicik!

Gül, bu benim yazdigim sacmaliklari okuduktan sonra yok et. Cunku oyle sacmaliyorum ki bu mektubu 1 gun sonra kendim okusam kim bu akilsiz derim.

Yazilidan 6.9 almisim. Hic bir sey anlamamistim. Dus je hoeft het niet te begrijpen. Neyse bunuda atlattik. Bizim siniftakilerden duyduguma gore Kunz raportlarimizi verecekmis na de pauze. Insallah natuurkunde 6 duserde babamin gezeur'unu duymak zorunda kalmam. 5' den nefret eder, karnenin uzerinde cok tipsiz duruyormus. Aslinda babam 6'larada kizar ama ne yapalim 5 olmasinda.

Sozumuzde durmuyoruz. Sende bende Sofrabezi hakkinda konusmayacaktik ama aklima yazacak bir sey gelmeyince onun hakkinda yaziyorum. Kim uydurdu bu sacma ismi? ehe ehe neyse baska konu.

Bugun biologie yazilisi vardi. Yarin 1e uur Nederlands yazilisi, 2de uur maatschappijleer... Yesil gozlu ceketini kilitliyor met een slot, stom! Herkes onun sofrabezi ceketini almak istiyordu zaten. Soyle benim ceketimin yanina asmasin.

Mektubu elime vermen bana bir filmi hatirlatti. Orada kisiler sokakta yururken yan yana yururken, mektubu birbirlerine verip yurumeye devam ediyorlardi Senin mektubu elime tutusturman ona benzedi.

Walkmanimi evde kaybettim, bulamiyorum!! Ne super kizim ben. Bir gun kendimi kaybedersem hic sasirma emi.

Ik mag jou wel, cunku sende kapsones yok. Her zaman neselisin. Ama bir tek bazi soylediklerime BANANE demesen harika olurdu. Cunku kendimi aptal hissediyorum. Ya da is het zo erg wat ik zeg? O yuzden mi banane diyor? Neyse het gaat we over. Galiba beni kizdirmak icin yapiyorsun.

Ne cesaret siyah beyaz giyinmissin, yetmiyor birde amblemini yapistirmissin.
Kis Gunesi var disarda ama Tarkan yok. Keske o da olsaydi. Kis gunesi, yoruldum her bulduugmda kaybetmekten seni.

Birazdan biologie dersi var. Yine mikroskopla bir seyler durbunleyecegiz.

Ibrahim Erkal hakkinda dusuncelerini tezden degistir. Yoksa beni kaybedersin. Kendimi 16. kattan atarim. Beni seviyorsan onuda sevmek zorundasin.

Pazartesi sabahi mektuptaki sorulari cevapla dediydin, Ama fazla soru yokki. Ama olanlari cevaplamaya calisayim...
Hamsi bordo of mavi? Hamsi ne bordo ne mavi, hamsi bordomavi. Hallo wat een domme vraag. Hamsi bir sembol gibi. Ben ik raar? Bu soru cevaplandirilmasi zor bir soru en iyisi kisinin kendisine soralim. Cevapla lutfen... Ja, natuurlijk ben ik... Yeter mi bu kadar cevaplandirma? Unuttugum bir soru varsa yine yaz, her an cevaplamaya hazirim.

Hem niye oyle kirici seyler yazmissin. Uzuldum dogrusu, Ya uzdun aglattin beni, derdimden yarim paket sigara ictim. Dur bir tane daha yakayim. Oh cigerlerim bayram etsin. Hadi be sende, dolmusum zaten, bir de sen! Kendini hic bir zaman unutulmus hissetme. Hele de benim tarafimdan asla unutulmayacaksin. Hij kan elk moment verleden tijd worden, maar zo ben jij niet! Bu farki gor, OK! ..... Sana ne kadar deger verdigimi, ondan daha degerli oldugunu ve hep yaninda olacagimi ispatlamak icin bu mektubu y aziyorum. Umarim anlamissindir...

Is het leven een goed, dan moet er geen eind aan zijn
Is het een kwaad, dan moet er geen begin aan zijn
Verkeerd is het dus altijd!


13 Haziran 2007 Çarşamba

Life as a House




Ne olduğumu bilmiyorum...
Güneşin okyanusa yansıması mı?
Veya dalgaların sesi mi?
Her ne ise, çok sıradandı.

Burada altı senem geçti ve sadece iki senesini nefret ettim.
İlk sene, beni gerçekten sevdiğine emin olmadığım için.
Ve son sene, seni gerçekten sevdiğime emin olmadığım için.

Eğer üzülmemi gerektiren şeylerin beni üzmesine
müsaade etseydim şimdiye üzüntüden ölmüş olurdum.

Mutlu olmanı istiyorum. Mutlu değilsin.
Burada benimle mutlu değilsin,
evde annenle mutlu değilsin.
Yalnızken değilsin, hiçbir yerde değilsin.
Hayatımın büyük kısmı ben de böyleydim.
Gözlerinde görüyorum, uykunda...
Verdiğin her cevapta. Güçbelâ hayattasın.

Sanırım onunla yaşamaktan korkuyordu
ama onsuz yaşamaktan daha çok korkuyordu.

- Başından beri öleceğini biliyor muydun?
- Hepimiz başından beri ölüyoruz.
Benim sıram sadece öne alındı.

Seni hâlâ sevdiğimi mi? Kesinlikle.
Aklımda en ufak bir şüphe dahi yok.
Tüm öfkeme, benliğime rağmen sana
karşı olan sevgimde hep sâdıktım.
Seni şüphelendirmem hatalarla dolu
bir hayatta en büyük hatamdı.
Seni sevdiğimi söyleyebilirim,
duymaya dayanabildiğin sürece...
Ama bu sadece bir şeyi hatırlamamızı sağlar;
'Sevgi yeterli değildir.' Olmayacaktır da...

Kendimi hep bir ev olarak düşünmüşümdür.
Hep içinde yaşadığıma bürünmüşümdür.
Büyük olması şart değildi.
Hatta güzel olması da...
Sadece benim olmalıydı.
Olmam gerekeni oldum.
Kendime bir hayat kurdum.

Her dalganın her çarpışında bir şeyler duyuyorum şimdi.
Önceleri hiç dinlemezdim.
Bir uçurumun kenarındayım, dinliyorum.


Life as a House
http://www.imdb.com/title/tt0264796/




Aşk Çizgisi

Bütün yollar aşktan geçiyor, görüyor musun?
Bir aşk çizgisi var her şeyden öte
O çizgiden başka bütün çizgiler
Aşkı tüketmede

Kimi dik çizgilerin kimi paralel
Eğri büğrüsü, düzgünü, kalını, incesi
Ve bir gün sarıyor bütün çizgileri
Ölüm çizgisi

Bense hep seni çiziyorum kağıtlara, duvarlara
Yeşillerle, morlarla, mavilerle
Resmini yapıp adını yazıyorum
Renk renk çizgilerle

Tut ki iki noktayız birbirinden uzak
Bir çizgiyle aramızı birleştiriyorum
Sonra bir ev yaparak çizgilerden
İçine seni yerleştiriyorum

Başlıyoruz geometrik yaşamlara
Nokta nokta, şekil şekil
Ve bir tek çizgi oluyoruz seninle, mutlu
Öbür çizgiler umurumuzda değil

Her düşünce aşka teğet geçiyor
Tanığı çizgiler var olduğumuzun
Bir aşk çizgisi var her şeyden önce
Bütün yollar aşktan geçiyor, görüyor musun?
****************

Beni Unutma


Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma

Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma

O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma

Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma

Halâ duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma

Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma


Umit Yaşar Oğuzcan

11 Haziran 2007 Pazartesi

Elsker dig for evigt


Bir Ayrılış Hikayesi

Seni seviyorum.
Bunu söylemek için geldim.


Bunların olacağını bilseydim,
yine de yapacağımı bilmeni istiyorum.


Neden üzüldüğünü anlıyorum.
Seni avutacak birine ihtiyaç duyduğunu da anlıyorum.
Ama bizim ailemizi yıkamazsın.
Birçok insanı üzeceksin. Bunu anlayabiliyor musun?
Senin yüzünden birçok kişinin canı yanacak

Senden sadece arada sırada beni ziyaret etmeni istiyorum.
Ve başlarda biraz yardımcı olmanı istiyorum.
Zaman geçtikce, ziyaretlerinin arasındaki aralıklar da uzayacaktır.
Ama o zamana kadar hastalığımla daha iyi başa çıkabilirim.

Şanslı değildik işte.
Bunun için senin de açı çekmen gerekmiyor.
Görüşürüz, tamam mı? Böyle ayrılalım artık.


Elsker dig for evigt - open hearts (2002)

http://www.imdb.com/title/tt0315543/

Seni sonsuza kadar seveceğim






Erkek kadına dedi ki:
- Seni seviyorum, ama nasıl?

Avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya...

Erkek kadına dedi ki:
- Seni seviyorum, ama nasıl?

Kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...

Kadın erkeğe dedi ki:
- Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.

Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
Ve artık biliyorum:
Toprağın
Yüzü güneşli bir ana gibi
En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...

Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil değil!

Sen yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...

Sen yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.

SARILDILAR

Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...

AYRILDILAR...


Nazım Hikmet Ran

4 Haziran 2007 Pazartesi

Öylesine bir resim




G: cocuk olmak cok guzel be kuzi
S: efet yaa
G:Buna uygun bir yazi bulmak lazim
G: Sonrada bloga koymak lazim
S: okey


Uygun bir yazi (henuz) bulunamadi..
Ama resmi paylasmak istedim..