29 Aralık 2008 Pazartesi

Erkin Baba

sevince, sevince
sevince durma durma koş ardından
zaman yoktur git aşkı iste ondan
sevince tüm insanlar bir başka
durma dostum sen de yer ver aşka
sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan
aşık oldum galiba yavaştan
oo sevince

öyle bir yol tutmuşum ki sorma
inandım ki sevince vardır dünya
sevincedir günlerin bir başka
durma dostum sen de yer ver aşka
sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan
aşık oldum galiba yavaştan
oo sevince

olacak mıydım ben bu halde
olacak mıydım ben bu halde
sevince tüm insanlar bir başka
durma dostum sen de yer ver aşka
sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan
eriyorum galiba yavaştan
oo sevince



Erkin Koray, bizim gibi bir yengeçmis..
Az önce ögrendim, ve belki de sarkilarindaki duygusalligi, o ince tiniyi ve insanin ruhuna isleyen inceligi ve dokunusu anlayabildim, sonunda :) Bazilarimiz belki sadece hos vakit geçirmek icin dinler geçer ama.. seneler olmus.. seneler geçmis ve biz onu hala severek ve begenerek dinliyoruz.. demekki var bir seyler, hepimizi sarip sarmalayan.. bizi aska getiren.. Hele ki hayatimizda sevdigimiz varsa.. o zaman daha da bir ruhumuza..

Bazen farkli oldugumuzdan dolayi toplum ve/veya çevremiz tarafindan garipseniriz. Neden ki? Her insan farkli degilmidir zaten? Herkesten farkli hareket edildiginde direk "tuhafsin" garipsin, acaipsin damgasi yersin. Insanin kisiliginin gelismesinde zaten surekli engel yasamamis midir? Ya ailesi tarafindan, ya arkadaslari tarafindan. Farkli olan seyler bizi korkutur, korkularimizi engellemek icin farkli olan insanlarida engelleyerek birçok seyi hallettigimizi sanariz, oysa..
Oysa o farkililiklar bizi "biz" yapmiyor mudur? Erkin beyde vakti zamaninda uzun saç ve uzun topuk, psychedelic rock, elektrogitar v.s. gibi farkli unsurlarla kendini toplumun genelinden ayri tutmamis midir? Insanlari olduklari gibi kabullenmek lazim, onlari yadirgamaktansa..

Ben sizi birkaç sarkisi ile basbasa birakayim..


sen gittin saçlarıma erimez karlar yağdı
mevsimlerin tadı yok baharım sende kaldı
ansızın gidiverdin haber bile vermedin
hem kendin harap oldun hem beni benden ettin
***
Sana başka sözüm yok bu alem içinde
Bir alemsin şaşkın sen alem içinde
***
Birden dursun istersin seneler olunca mazi
Anılara kapılıp kanma dünyanın düzeni böyle
Öyle bir geçer zaman ki öyle bir geçer zaman ki
***

Yanağım yanağında, dudağım dudağında
Salla beni sevgilim gönül salıncağında

Aşkında varsa payım söyle neler yapayım
Sallasana doyayım gönül salıncağında

Gözlerimi kapayım derdimi unutayım
Salla beni uçayım gönül salıncağında
Başım dönsün,herşey dönsün salla beni
Dünyam dönsün gönül salıncağında

28 Aralık 2008 Pazar

midori



Kalbimin tek bir atışı,
Bir iç çekişiyle bile gerçekleşen bir dilek.
Sana bakmak bile dolduruyor içimi sıcak bir duyguyla.
Kusur araraken bir yandan ödlekçe bir aşkta.

Senin o sakar şefkatin olmasa.
Kendime saklarım uçuşan gözyaşlarımı.
Hepsi hızla akıp geçse de, sadece bu taşan duygulara inanıyorum.
Bir gün senin için özel olmayı, beni tüm kalbinle sevmeni istiyorum.

Kulağımda çınlayan melodi sana ulaşırken,
Dans ediyor kalbim gök kuşağının renkleriyle.
Sımsıkı tutun bu sevgi dolu günlere...


Midori no Hibi - wikipedia


2009'da kismetse uzun soluklu ama bir turlu ucundan tutamadigim,
yarim kalmis bu guzel ve guzide animeyi "baslayip" bitirmek istiyorum :)
Yukaridaki iste açilis sarkisidir efeem..
yardimci olan 2 gúzel insana da buradan tesekkurler.
Bu arada "midori" yesil demektir, ondan kizimizin saçi yesil :)

26 Aralık 2008 Cuma

Karanlik korkusu

Dünyanın tükenmesine katkıda bulunmaktan korkuyorum.
Buna manı olamamaktan da korkuyorum.
Ne yapacagımı bilmiyorum.
Hiçbir şey yapmadığım için korkuyorum
ve korktugum için hiçbir sey yapamıyorum.
Ama kesinlikle bir şey yapmalıyım!
Kafamın içi basit korkularla dolu.
Etrafımı çeviren ve bana eşlik eden
keskin uçlu korkular.
Sinmemi sağlayan korkular!
Yaşamak mı? Evet ama nasıl?

Bir gün okuldan eve döndügümde

uzun ve güzel saçlarını kestiğini fark ettim.
Sonumuzun yaklaştığını o an anlamıştım.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyorum.
Sonsuza dek her şeyin biteceğini biliyorum.
Ama beni hâlâ sevmesini çok isterdim.
En azından seviyormuş gibi görünmesini..

Sıradanlıktan korkuyorum.
Sıradan olmaktansa, sıfır olmaya razıyım.
Fark edilmemek, hiç iyi bir kader degil.

"Hajime Hajime, neredesin Hajime?
Aramıza bir yabancı geldi..."



Tür : Animasyon / Korku / Gizem
Yönetmen : Blutch , Marie Caillou , Pierre Di Sciullo , Jerry Kramski ,
Lorenzo Mattotti , Richard McGuire , Michel Pirus , Romain Slocombe
Senaryo : Blutch , Charles Burns , Michel Pirus , Pierre Di Sciullo , Romain Slocombe
Müzik : Laurent Perez
Yapım : 2007, Fransa , 85 dk.


İnsanoğlunun fobi ve korkuları uçsuz bucaksız. Karanlık korkusu, yalnızlık korkusu, kan korkusu, şeytan korkusu diye liste uzar gider. Fransız yapımı animasyon korkularımızla yüzleşmemizi sağlıyor. Farklı animasyon tekniklerine sahip siyah beyaz kısa animasyonlardan oluşan çalışmanın kadrosunda ünlü çizgi romancı Charles Burns de var.

Dünyanın en gözde altı grafik sanatçısı ve çizeri kâbuslarına hayat üflediler, korkularının temeline indiler ve kâğıt üzerindeki çizimlerini sinema perdesi için canlandırmayı kabul ettiler: Her biri kendine özgü üslubuyla, renkleri ancak ışığın çıplaklığını ve gölgelerin zifiri karanlığını yakalamak için taşırarak... İç içe geçmiş hikâyeleri, fobilerin, tiksintinin ve kâbusların ete kemiğe büründüğü, benzeri görülmemiş bir destana dönüşüyor.

23 Aralık 2008 Salı

Bi-mong



















Her rüya bir hatıradır.
Rüya aracılığı ile sırf doğum hatıralarını değil
birçok geçmiş nesli de görebilirsiniz.
Bir rüya, insanın gelecek korkusu da olabilir.

Benzer şeyleri farklı yollardan yapıyorsunuz.
Sen eski sevgilini rüyalar aracılığı ile görmek istiyorsun.
Sen de uyurgezerliğinle kendini eski sevgiline götürüyorsun.
Senin mutluluğun onun felaketi olacak.

Birbirinize aşık olmaya ne dersiniz?
O zaman rüyalar yok olur
ve uyurgezerlik de düzelir.
Rüyanın sınırları yoktur.
Korkunç bir felâket getirebilir.
Bunu sakın unutmayın.

Uyumak üzereyim.
Gözlerimi açık tutamıyorum.
Kötü bir rüya görürsem,
benden nefret etme.

Uyumak, ölmek gibi değil.



Bi-mong/Rüya (2008) - altyazi
imdb

Jin, gece gördüğü kabusta bir trafik kazasına tanık olmuştur. Uyandıktan hemen sonra kabusta gördüğü mekana giden Jin, burada kısa bir süre önce gerçekten de bir kazanın olduğunu öğrenir. Jin, polisi olayın şüphelisinin evine kadar izler. Şüpheli Ran suçlamaları reddetmekte ve bütün gece uykuda olduğunu iddia etmektedir. Polis Ran’ın ifadesini ciddiye almaz ve onu tutuklar. Jin, ikisi arasında açıklanamaz bir bağ olduğuna ikna olmuştur. Ran, uykusunda Jin’in rüyalarında gördüklerini gerçekleştirmektedir.

Girift, incelikle örülmüş öyküler yaratmadaki ustalığını yeni bir seviyeye taşıyan Koreli usta Kim ki Duk önceki eserleri kadar yankılara gebe ve cüretkar yeni filmi “Rüya”da düşler ve gerçeklik arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor.

Aybike'den ek: esas oglanimiz bir Japondur. Kim-ki Duk filmlerinde iletisim kopuklugunu isler, sembolizmin ve dinsel ögelerin haricinde, renkler ve muzik uyumunu da sakin unutmamali.. Erkek film boyunca Japonca konusmaktadir, diger oyuncularsa Korece (eh artik uzak dogu çevire çevire kim hangi dilde konustugunu anlayabiliyoruz artik :P ) Filmi izlerken 2 farkli dilde konusuldugu anlasilmiyor, oyuncular bunu iletisim kopuklugu olmadan çok guzel islemisler


14 Aralık 2008 Pazar

99 Francs



Son teslim tarihi olan her şey gibi

insan da bir ürün sayılır.

Ayda 75.000 Frank karşılığında,
hayatımı sizi kandırmakla geçiriyorum.
Birikimlerinizi bir araya getirip
hayalinizdeki arabayı alana kadar
modasının çoktan geçmiş olmasını sağlıyorum.
Sizi kösteklemeyi her daim başarıyorum.
Kafanızın içine girip, sağ beyninize işliyorum.
Arzularınız artık size ait değil.
Benimkileri size empoze ediyorum.

Kokainsiz hayat onun için yeni bir keşifti.
Başkalarına göre televizyonsuz bir hayat gibi diyebiliriz.
Her şey çok yavaş ilerliyor ve çok çabuk sıkıntı veriyordu.
Belki de dünyayı kurtaracak olan sırrı kendine açıklıyordu:
"Can sıkıntısını kabullenmek."

30 saniyelik insan beyninin fiyatı
ne kadar biliyor musunuz?

Her yıl, dünya çapında reklama ayrılan bütçe 500 milyar dolar artıyor.
Bir BM araştırmasına göre bu miktarın sadece %10'nun dünyadaki
açlığı yarıya düşürmek için yeterli olacağını ortaya koymuştur.

Frédéric Beigbeder’in 99 francs İsimli Romanından:
Reklâmcıyım. Kâinatı kirletiyorum. Ben size pis şeyleri bile satan adamım. Asla sahip olamayacağınız o şeylerin hayalini kurduran... Photoshop'ta rötuşlanmış kusursuz bir mutluluk... Kılı kırk yararak oluşturulmuş görüntüler, moda müzikler. Zar zor biriktirdiğiniz paralarla, son kampanyada itelediğim rüyalarınızın arabasını satın almayı başardığınızda ben onu çoktan demode etmiş olacağım. Sizi yenilik bağımlısı yapıyorum. Yeniliğin avantajı, hiçbir zaman yeni kalmamasıdır. Salyalarınızı akıtmak: benim görevim bu. Benim mesleğimde kimse mutlu olmanızı istemez, çünkü mutlu insanlar tüketmezler. Çektiğiniz acı, ticareti canlandırıyor. Bizim jargonumuzda buna "Alışveriş sonrası düş kırıklığı" deniyor. Size acilen bir ürün gerekiyor; ama ona sahip olur olmaz bir başkasına gereksinim duyuyorsunuz... İhtiyaçlar meydana getirmek için kıskançlığı, acıyı, doyumsuzluğu körüklemek gerekiyor. İşte benim savaş gereçlerim bunlar. Hedefim ise sizsiniz.


11 Aralık 2008 Perşembe

Ask Bitti..

Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti
Aşk bitti
İçimden sanki bir şeyler kopup gitti
Aşk hiç biter mi
Hiç bir şey olmamış gibi
Boşlukta kaybolup gider mi
Aşk hiç biter mi




Kalır adımızla, Bir sokak duvarında
Bir ağaç kabuğunda, Bir takvim kenarında
Kalır bir çiçekte, Bir defter arasında
Bir tırnak yarasında, Bir dolmuş sırasında
Kalır bir odada, Bir yastık oyasında
Bir mum ışığında, Bir yer yatağında
Aşk hiç biter mi

Kalır dilimizde, Yinelenen bir şarkıda
Bir okul çıkışında, Bir çocuk bakışında
Kalır bir kitapta, Bir masal perisinde
Bir hasta odasında, Bir gece yarısında
Kalır bir durakta, Yırtık bir afişte
Buruk bir gülüşte, Dağılmış yürüyüşte
Aşk hiç biter mi

Kalır bir sokakta, Bir genel telefonda
Bir soru yanıtında, Bir komşu suratında
Kalır bir pazarda, Bir kahve kokusunda
Bir tavşan niyetinde, Bir çorap fiyatında
Kalır bir yosunda, Bir deniz kıyısında
Bir martı kanadında, Bir vapur bacasında
Aşk hiç biter mi

6 Aralık 2008 Cumartesi

Sinterklaas

5 Aralik Sinterklaas'in (kisaca Sint) dogum gunudur. Hollanda'da, Belçika, Surinam, Endonezya ve farkli sekillerde de olsa diger Avrupa ulkelerinde kutlanilan bir "dini" bayramdir. Sinterklaas çocuklar için gelir, yaninda yardimcilari olan zenciler, yani Zwarte Piet'leri vardir. Aksamdan soba kenarina ayakkabilarini birakan çocuklarin evlerini geçeden ziyaret eder, bacadan girip, ayakkabilarinin içine hediyelerini birakir.. Tabii o çocuk sene boyunca uslu ve akilli durmussa, yaramazlik yapan avcunu yalar :P

Sinterklaas, yani Sint Nicolaas Hollanda'da ulusal bir çocuk bayrami olarak kutlanmaktadir. Kökeni Türkiye'ye dayanan bir hikayesi vardir. Aslinda 4. asirda Myra'da (simdiki Demre) yasamis bir piskopoz olan Nikolas'i anlatir. Özellikle fakir çocuklara yardim eden b'r azizdir, önceleri sadece Ortodoks hristiyanlarin andigi, ama 13. asirda Isim Günü verilen (6 aralik- ayni zamanda öldügü gündür) Bati Avrupa'da kutlanmaya ve anmaya baslamistir. Türkiye'de yasamis olmasina ragmen, nedence her sene Kasim ayinda gemiyle Ispanya'dan Hollanda'ya gelir, büyük bir senlik içinde çocuklar gelisini karsilar, saga sola sekerler ve zencefilli kuçuk kurabiyecikler (pepernoten) firlatilir. 5 aralik hediyelesme gunu oldugu için, okullarda ve bazi aile ortamlarinda "suprize" yapilmasi için isimler kura ile çekilir, çikan kisiye ufak bir Sint siiri hazirlanir, ufak bir hediye alinir (genelde kura kagidina isimle birlikte istedigi birkac hediye belirtir) Sonra hediye orjinal bir sekilde paketlenir. Hatta bazen hediyeden daha çok paketi dikkat ceker :) sira ile herkes hediyesini acar, ve siirini okur..


Sinterklaas 5 aralikta okullari da ziyaret eder, Noel babada oldugu gibi çocuklar kucagina oturur, seker ve hediyeler verilir. Yardimcilari neden zencidir onu hala anlamis degilim, ama sanirim bacadan gecerken yüzleri gözleri kömür oluyor, herhalde ondandir :) Sint'in ati ile çatilarda gezmesi, hediyeler birakmasi Germen geleneginden gelen bir inanistir, eski skandinav tanrisi olan Odin'e bir göndermedir, yani kisaca hem ortodoks (yunan) hem de Germen birlesimi olan bir hristiyan çocuk bayramidir mi? Bilmiyorum, tarihine indikce bu isin.. daha da icinden çikilmaz hale geliyor hani isin icine mitoloji ve din girince..

Gelelim Noel babaya, bir sekilde bu adaminda Sinterklaas geleneginden türedigi söylenmektedir, söyle ki eskiden New York Hollandalilara ait oldugundan, bu bayram orada da kutlaniliyordu (birazdan ingilizce alintiyi eklerim) fakat diger taraftan simdiki Noel baba kaç senedir kutlanmakta ki? Hatta o kirmizi kiyafeti 1950'lerde Coca-Cola tarafindan tasarlanmamis midir? Wiki'nin dedigine göre görünüsü bile yine bizim büyük Odin'e benzemektedir. Kis aylari oldugundan, yine benim bildigim kadari ile çam agaci suslemesi Skandinav ülkelerinden, al iste yine basimiza Odin ve mitolojisine çattik :P Konumuz Sinterklaas'di sanirim :)

Sinterklaas was Americanized into "Santa Claus" but lost his bishop's apparel, and was at first pictured as a thick-bellied Dutch sailor with a pipe in a green winter coat. Sinterklaas is the basis for the North American figure of Santa Claus It is often alleged that, during the Amerikan War of Independence the inhabitants of New York City a former Dutch colonial town (New Amsterdam) which had been swapped by the Dutch for other territories, reinvented their Sinterklaas tradition, as Saint Nicholas to be a symbol of the city's non-English past. The name Santa Claus supposedly is derived from older Dutch Sinte Klaas.

Farkli memleketlerde, farkli kültürler içinde yasayanlar, farkli deneyimlere sahip oluyor, biz bu geleneli burada hepimiz biliyoruz ama, Türkiye'den birine gel bunu anlat simdi :) Ayni sekilde bir 23 nisan veya 19 mayis baska ülkelerde pek bir sey ifade etmesede, Sinterklaas'da bilmeyen ve bunu yasamayanlar için pek bir sey ifade etmemekte. Bugün kutuphanede bana ufak bir hediye paketi hazirlanmis, demekki bu sene uslu uslu durmus ve yaramazlik yapmamisim :P


Sinterklaas
wikipedia