14 Eylül 2008 Pazar

Kalbin üzerinde titreyen hüzün (1)

Yusuf'un kuyuya atıldığına şahit olan kurt anlatır:
Ben, diye başladı, garip bir adım var şu coğrafyada, şu tarihte, şu edebiyatta. Şaşılası bir bahtım var benim. Kimi adım zafer anlamına gelmekte. Mertlik benim, şan benim. Hani neredeyse şu mor yeleli arslanlar olmasa, taç benim, taht benim, erk benim. Özgürüm ben, özgürlüğüme bedel öderim....

Aile hayatım vardır, eşime sadık, çocuklarıma babayım. Terk etmem onları sağ kaldığım müddetce. Dağlar mekanımdır, adımın arkasında yatan efsaneler vardır. Görkemli başım görüntü bırakır kimi bayraklarda. Ne benzetmeler ne imgeler oluşur etrafımda. Hal böyleyken, ben de anlamam nedendir, dedim ya şaşılası bir bahtım var benim, bazen de kirlilikle özdesleşir şerefli ismim. Sanki ben aynı anda iki şeyim. Hain ben olurum. Yol kesici, parçalayan, kan emici. Arkadan saldıran, şerefsizce ve namert.e vuran. Çalarmışım, çırparmışım, soyarmışım; ben.

Ama şimdi öyle bir kara sürüldü ki anlıma, öyle bir iftira atıldı ki bana; temizlemesem, bu yüz karasıyla yaşamama imkan yok. Temizlemeye kalksam, gücüm yeter mi bilmem! Duydunuz işte, duyduk hep birlikte. Ne dedi Yusuf'un kardeşleri; Deriz ki Yusuf'u kurt yedi. Anlatacaklar şimdi herkese. Kerhesler böyle bilecek beni. Yakub da öyle bilecek... Nasıl herkese duyurayım da sesimi diyeyim: Bu anlattığınız ben değilim, ben bu anlattığınız değilim. Yusuf'u ben nasıl yerim? Ben Yusuf'u nasıl yerim?

****
Yusuf'un Züleyha yanında büyümesi:
Yusuf bir güzel çocuk. Züleyha her kadın kadar çocuk. Züleyha, kendi içinde mevcut çocuğun masumluğuyla, kendisine köle olarak getirilen Yusuf'a hiç kıyamadı. Yusuf incinmesin, Yusuf üzülmesin. Aman Yusuf yorulmasın. Bir masal anlatayım Yusuf bak sana. Yusuf benim içimde de masallar uyuyor söz aramızda, hala. Bak Yusuf, sudan çıkan ışıklı bir düş arabası gibi doğuyor ay, işte tam şurada. Hadi sen de çölün öbür tarafında güneş nasıl doğar nasıl batar, anlat bana.

Yumma Yusuf gözlerini, dinle beni. Uyku mu esir aldı benim güzelimi. Haydi şu ırmakta ıslatalım saçlarınıö gözlerini. Canın mı acıdı, ver parmağını öpeyim de geçsin. Yusuf anlatsana, kuyunun karanlıklarında çok mu korktun? Kervanlar getirirken seni çölün bu tarafına çok mu yoruldun? Yusuf. Yusuf. Yusuf...

YÛSUF ile ZÜLEYHA
kalbin üzerinde titreyen hüzün

Nazan BEKİROĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder